Yozgatlılık üzerinden bir Zühtü Arslan analizi -1-
Benim/senin; bizim/sizin nasıl olduğu değil, dışarıdan nasıl bilindiği/göründüğü önem taşır.
İşin uzmanı, orta ölçekte bir Yozgatlının genetik kotlamasını şöyle özetler:
-Dar görüşlü, aşırı tutucu, içe kapanık, olağanüstü cesur, dövüşken/kavgacı, millî-mânevî değer ölçeği hassas, sadakat kriteri yüksek, kullanmaya her an müsait bıçkın ve çılgın bir karakter.
Bu meşhur kodlamadır ki, maşaya ihtiyaç duyan tarihî figürler yanıbaşlarında Yozgatlı bulundurdu sürekli.. Yeri zamanı geldiğinde kullanmaktan, en acımasız, en vahşi ve dahi en tehlikeli, en hayatî görevleri tevdi etmekten geri durmadı.
Güç mücadelelerinin en gözde figanları Yozgat'tan çıktı hep.
Malûm, mücadelenin en az iki tarafı olur. Öyle enteresan durumlar peyda oldu ki, Yozgat'ın has evlatları karşı karşıya geldi kıyasıya.
Desem ki, yakın tarihe Yozgat kadar damga vurmuş bir başka il bulunmaz!
Desem ki, bu küçük ilden bir padişah ve bir başbakan katili çıktı..
Desem ki, Sağdan-Soldan, Ateistinden-İslamcısına yelpazenin en keskin virajlarında hoyratça gezinen, taraftarlarınca kutsanarak ölümsüzleştirilen en radikal tipler Yozgatlıydı.
İnanır mısınız?
???
Yozgatlıyı hafife alan yanar vallahi...
**
Yozgatlı Pehlivan Mustafa Ağa'yı bilmez yeni yetmeler.. Hoş eskiler de pek bilmez ya.. Yozgatlı pehlivan olarak Rıza Kayaalp geliyordur akla eminim. Mustafa Ağa şöyle dursun, Nusuh Akar da hatıra gelmez. İyi ki adı bir ilköğretim okuluna verildi de kulaklara âşina kaldı Celal Atik.
Gazeteler pehlivan tefrikaları verirdi eskiden. Tefrika meraklıları kaldıysa eğer,Hasbekli Mahmut da çağrışım yapıyordur muhakkak.
Mustafa Ağa başlıbaşına bir muamma.
Sanıyorsunuzdur ki, dünya ya da olimpiyat şampiyonu bir hemşehri..
Evet..Çok sayıda Dünya ve Olimpiyat Şampiyonları çıkartmış bir il Yozgat.
"Bozok yaylasının yiğitleri" hitabı durduk yere dile gelmedi elbet.
Lâkin, ününü/şanını şampiyonluktan alıyor değil Mustafa Ağa.
Peşinen belirteyim ki Kayaalp'in Akar'ın, Atik'in ve Hasbekli'nin aksine uluslararası ölçekte bir başarı hikâyesi bulunmuyor.. Şampiyonlar kadar acı güce sâhip olmalı ki en gözde başpehlivanlar arasında idi zamanında.
Rivayete göre zıpçıktı bir adamdı. Sözünü kimseden sakınmaz, gözünü daldan budaktan esirgemezdi.
**
Çapanlar'ın Edip Bey'i de bilmez yeni yetmeler... Hattızatında Çapanoğulları pek bilinmez.. "Fazla kurcalama altından Çapanoğlu çıkar" ya da "Çapanoğlu'nun abdest suyu" sözü çalınır kulaklara bir yerlerden ama "neden"i, "niçin"i hususunda ve elbette tarihe mal olmuşlukları itibarıyla cehalet baskın çıkar çoğunlukla.
Ne kudretli adamdı o halbuki. Bir işaretiyle binler ayağa kalkardı. "Öl" der ölünür, "gül" der gülünürdü.
**
Salim Başol'u hiç bilmez yeni yetmeler.. Deli dolu bir cumhuriyet sevdalısıydı. Sıkı bir Atatürkçüydü.. Kendini cumhuriyetin korunup kollamasına adamış bir idealist hukukçuydu. Bu uğurda hukuku bile çiğnemekten kaçınmayacak bir yapıya sâhipti.
28 Şubat 1990'da vefat etti. Öldüğünde 82 yaşındaydı. Büyük sırlarla birlikte gitti. Konuşsaydı büyük ihtimal yer yerinden oynardı.
***
Mesut Suna'nın bilinirliği hususunda hiç ama hiç iyimser değilim. Yozgatlının genetik tüm kodları bünyesinde toplanan bu fedai ruhlu adamı konu komşusu unutmuşken çoktan, yeni yetmeye "hatırla" bahsi açmak abesli iştigal, farkındayım.
Sâdece not düşme ihtiyacı duymak benimkisi.
***
Genç sosyalistler vâreste, Yusuf Aslan'ı da tanımaz yeni yetmeler.. "Deniz Gezmiş" desem, balıklama atlamakla kalmaz, kimi doğru kimi uydurma onlarca kahramanlık hikâyesi döktürülür bir çırpıda.
1,90'lık boyu yoktu; hattâ tıknaz bir gençti. Yakışıklı da sayılmazdı ama çatal yürekli bir serdengeçtiydi. Gözü o kadar karaydı ki belâya dâvetiye çıkartır, kurşuna kafasını uzatırdı.
Öldüğünde henüz 25 yaşındaydı.
***
Yeni yetmeler Hasan Güneşer'i de bilmez. Sanata birazcık âşina olanlar "naht sanatının büyük ustası" diye atılacaktır belki.
Konumuz sanat ve sanatçı kimlikler üzerine kurgulu değil ama.
Başka özellikleriyle de dikkat çekti Güneşer.. Ülke gündemini öyle bir işgal etti ki İslamcılar arasında efsane oldu.
Hâlâ bir efsanedir O.
***
Hiç kuşku yok ki, yeni yetmesi, eski kaşarı, haşerası vüzerası Bekir Bozdağ'ı bilir..
Çok iyi bilir, tanır hem de.
El hak, Zühtü Arslan da bilinir/tanınır. Belki yakın zamanadek bilinir/tanırır değildi, eminim ki son kararıyla Türkiye'nin en meşhur insanları arasına girdi.
Her ikisi de hukukçudur, malûm. Zühtü Arslan, "İnsan Hakları ve Sivil Özgürlükler” üzerinde yüksek lisans yaptı fazladan.
İngiltere'de hem de.
***
Diyeceksinizdir ki, Pehlivan Mustafa Ağa, Çapanoğlu Edip Bey, Salim Başol, Mesut Suna, Yusuf Aslan, Hasan Güneşer derken birden bire Bekir Bozdağ ve Zühtü Arslan'a geçiş/kayış nereden icap etti?
Diyeceksinizdir ki, bilinmezlere yoğunlaşmışken tam, bilinirlik şöyle dursun adlarıyla şanlarıyla en meşhurlar sınıfının en başında yeralan iki şahsiyete geçiş yapmak da neyin nesi?..
Fazla merak uyandırmadan anlatayım o vakit.
Önce şu bilinmezler üzerindeki perdeyi kaldırmalıyım gerisi kolay.
Yarın ama..
Şimdilik bu kadar.
bence inan bey burda anlatacakmısın bilmem ama manevi kahramanlarıda var bu YOZGATLININ ilk başta ben size söyleyeyim HASBEKLİ MÜMİN EFENDİ yıllar önce tercüman gazetesi bu işi çözmüş ta ben lisedeyken öğrenmiştim o mübareği yozgatlını kimbilirdaha ne kadar manevi değerleri vardır bunları araştırmak gerekir saygılarımla (yozgatı ve yozgatlıyı seviyorum.)
YanıtlaSilYUKARIDAKİ YAZI NEVŞEHİRLİ HAYATİ BONCUKCUYA AİTTİR.
YanıtlaSil